1 Kasım 2008 Cumartesi

Öğrenci Evinden Notlar:

1 Kasım 2008

Hayatımda ilk kez ailemden ayrı yaşıyorum, burada hiç bilmediğim sorumluluklarla tanıştım. İlk bir ay koca evde tek başınaydım, şu anki durumdan çok daha değişik, keskin bir tecrübeydi; kıyaslaması güç.. Belki daha zorlu, dolayısıyla heyecanlı çünkü o yaşadığımın adı küçük çaplı da olsa tek başına var olabilmekti; evin ne ihtiyacı var belirleyebilmek ve bunu İtalyanca’ya çevirmekti, aniden telefonumun bozulduğu akşamın ertesi günü erken kalkabilmek için İngilizce bilmeyen Çinliler’den çalar saat almayı akıl etmek, rüzgarlı gecelerde altı ayrı boş odadan, altı ayrı tıkırtıya kayıtsız kalabilmekti… Bir ay sonunda önce İtalyan ev arkadaşlarım sonra da iki Türk arkadaş (Aslı ve Diğdem), gelince tek başına yaşayan kızdan, öğrenci evi sakinine dönüştüm ki bu da yaşanası, renkli bir deneyim gibi görünüyor…

Gözlemlediğim kadarıyla bu evlerin olmasa olmazları Zihni Sinir’i anımsatan pratik çözümler: Bundan üç yıl önce YTÜ’ den çok sevdiğim arkadaşım Pınar’ın evine gitmiştik, tam sofraya oturacakken baktım Pınar mutfağın kapısında elinde bavuluyla duruyor, kimsenin umrunda değil, ‘Pınar geç şöyle’ diyorlar.. Meğer o bavulu tabure olarak kullanıyorlarmış.. Ben de ayıptır söylemesi Olga’ nın kapakları kırık olduğu için çöpe gidecek gardrobunun rafını alıp bavulumun*1 üstüne sabitledim, çok şık bir tuvalet masası oldu:) Demek ki neymiş bavul dediğimiz şey sadece seyahatlerde değil her zaman hizmetimizde olan güzide bir ürün…

Yedek yataklar hariç iki adet fazla şiltemiz var, yer yatağı olarak kullanılabilir ama şu an farklı bir görevdeler: Onları düşey doğrultuda duvara dayayıp pano yaptım. İki adet şehir haritası astım, birinde otobüs tarifesi de var… Boş kalan kısımları da hoşuma giden el ilanlarıyla süsledim, hatta cadılar bayramı için aldığım aldığım eldivenlerin içinden çıkan el biçiminde kesilmiş karton da cuk oturdu kompozisyona. Sanmayın ki burada amaç ortalığı düzenlemek ya da haritayı kullanmak; odamı kişiselleştirdim, bu da sanatsever öğrenci odası…

Öğrenci evinde durum budur genelde, peki erasmus öğrencisi evi olmasının farkı nerededir diye soracak olursanız,cevabı basit: Tüm gün açık internet ve ana sayfamız: ucuz havayolu şirketleri.. Buradan vergiler dahil 1 Euro’ya Barselona’ya gitmek mümkün.. Fakat bunun için doğru anı yakalamak gerekiyor; fiyatlar bir iniyor bir çıkıyor, sevinç çığlıklarıyla eller kredi kartına uzanana kadar sayfa güncelleniyor ve gol kaçıran takımın taraftarı hissiyatıyla yere çökülüyor. Maç doksan dakika bırakmayalım, diye düşünüyorsak da şu aralar o bileti alamadıkça Erasmus mutluluğu liginde üst sıralara çıkamıyoruz. Şu dakika itibariyle (evet şimdi yine baktım, söylüyorum bu bir bağımlılıkJ ) birkaç saniyeliğine sadece gidişin 0.00 euro olduğunu gördüysem de 9.99’ u da görmem uzun sürmedi. Diğer bir nokta da yolcu sayısını 1 girdiğimizde 0.00 euro olan biletin, 5 kişide kişi başı 9.99 olması. Her seferinde aldıkları vergi de farklı: Ücretlendirilmesi aynı olan biletin vergisi 1 euro da olabilir 80 de…Türkiye’den okuyanların ‘1.00 euro olması şart mı canım, alıverin ucuz bulduğunuzu’ ,dediğini duyar gibi oluyorum.(Ben de öyle diyorum kimi zaman) Ama neyleyim gözümüzü hırs bürüdü bizim, en ucuzunu almak istiyoruz zira onun zevki çok başka olacak: ‘Ha ha ha!!1euroyla Barselona’daydım..’ Ev arkadaşım bu kahkahayı atabilmek için sabaha karşı bile bilgisayar başına geçiyor mesela…

Bu arada ay sonu Milanoda’yız .. ‘Milano’dan Notlar’ ’ı da yazmak niyetindeyim efenim..



*1:Masanın ilginçliği malzemeleriyle sınırlı değil. Kişi kusurunu bilip ona göre önlem almalıdır fikrimce, ben de her zaman çok dikkatli biri sayılmam. Bu nedenle havaalanında bavullar önümden geçerken kendiminkini gözden kaçırmayayım, hemen yakalayayım çünkü bunu benim için yapacak biri yok diye gidip yeni bir bavul aldım, en dikkat çekici olanı seçmeye özen gösterdim. Gözünüzüm önüne kırmızı ya da pembe bir şey gelmesin, herkeste var onlardan, benimkisi yaza en uygun renk çifti olarak gördüğüm mavi-beyaz ve dallı budaklı çılgın Hawaii desenleriyle kaplı. Hem Sardinya’ya giden Erasmus öğrencisine de bu yakışır, değil mi?

Hiç yorum yok: