14 Ekim 2008 Salı

kızgın güneş

3 ekim
Önceki gün Via Dante’nin köşesinde bir manav keşfettim. Elimde günlerdir almayı düşlediğim (cidden:)) tencerem*1, amacım patates kızartmak ve marketin kapalı olduğu bir saatte bu manava rastlıyorum. Signora, bana ayçiçek yağım olup olmadığını soruyor, gülerek ‘yok’ diyorum, bunun üzerine ‘Tencereni patatesini bana bırak, arka tarafta başka market var, ona git.’ diyor..Dediğini yapıyorum, döndüğümde yağı kontrol ediyor, bakalım doğru almış mıyım diye..Bugün de çilek almak için uğruyorum, coşkuyla ‘mia amica’(arkadaşım) diye karşılıyor beni, paketlerimi alıyor, oturmamı söylüyor..Eşi de yanında, Napoli’den olduklarını öğreniyorum.. Hemen dünya tatlısı kankam Cristian’dan öğrendiğim sözü patlatıyorum: ‘asgio capit*2!!!’ İtalyancam çat patken Napolitene geçmem onları çok mutlu etti:)
Çileklerimi alıp eve dönüyorum, yüzümde tebessüm var hala..İstanbul’da hangi manavı tanıyorum ben? Şirin bir Avrupa filminin içindeyim sanki..Kızgın Güneş*3 (Under The Tuscan Sun )adında bir film izlemiştim yazın tv8’de.. Amerikalı bir yazar, eşinden ayrıldıktan sonra arkadaşlarının ısrarı üzerine kafa dinlemek için bir tura katılıp Toskana’ya gidiyor.. Eski bir ev beğenip satın alıyor ve oraya yerleşip kitabını orada yazmaya karar veriyor..Tamirat vs. için konu komşu yardım ediyor Amerikalı kadına.. Film boyunca harikulade çiçek tarlaları ve özellikle yemek sahnelerinde renk cümbüşü kahkahalarla bir olup akıyor Toskana güneşi altında.. Genç bir kadının tek başına yeni bir şeylere başlamasına ve yavaş yavaş sabrettikçe her şeyin yoluna girdiğine tanık oluyoruz.. Yazar, ben ne yapıyorum tek başıma burada diye pes etme noktasına geliyor bir gün her şey üst üste gelince, ‘tren bir gün geçerse diye uzun yıllar önce raylar döşenmişti iki şehir (hangi şehirlerdi hatırlayamıyorum) arasına diyor bir İtalyan.. Buradakilerin dedikleri gibi ‘piano piano’*4.. İşte aynı sıcaklıkta, aynı telaşlarla, şaşkınlık,kimi zaman yorgunluk ama illaki neşeyle geçip gidiyor burada günler..2 eylül 2008 tarihine kadar tanıdığım, sevdiğim, güvendiğim hiç kimse yok yanımda.. Çileklerimi çikolata sosuna batırıp yiyorum yine fakat televizyonda Burhan Altıntop yok ama ‘üşüdün mü, yoruldun mu, ata bilelim mi, maça gidelim mi?’ diye soran, dediğini anlamayınca hemen sözlüğe davranan melek kankam Cristian var.. ‘Açlıktan ölmeni istemiyorum, sana yemek yapmayı öğreteceğim’ diyen Zisis ve artık benimle aynı dili konuşan Türk kızlar var.. Hatta iki tanesi yarın karşı odaya yerleşecekler..Yani yarın yeni aya yeni bir başlangıç yapıyorum. Hayırlı, uğurlu olsun insallah.



*: ‘bu zamana kadar yok muydu tenceren?’ demeyin, vardı. Ama gözüm tutmuyordu onu pek,o denli eski.. Bu arada tencere-kapak burada ayrı satılıyor, hatta kavanozlar bile öyle..öyle ki önceki gün bir kavanoz aldım kapakları ikili paket yapmışlar, o nedenle bir kavanoz ve iki kapağım var. Diğdem ve Aslı’ya kavanoz alırsanız çapı 86 mm olsun dedim:)Bir açıklama yapılmadığında çok komik görülebilir ama durum bu.. Acaba bizim evdeki kavanozlar kaçlıktı? Hatıradır getireyim 86’lık şık kapaklarımı,çok güzeller..

*2: ‘anladım’. italyancası ‘ho capito’..bu nece demeyiniz napolitendir. kankamız Napolili haliyle biz de sempatizanız:)

*3: http://www.yayinakisi.com/program/11137/kizgin-gunes.html

*4:yavaş yavaş..Çünkü burası İtalya..Hiçbir şey zamanında olmuyor, İtalyanların Türklere benzedikleri söyleniyor doğrudur; aradaki fark biz geç kalıyoruz diye acele ederiz, onlar piano piano:)

2 yorum:

Unknown dedi ki...

yorum yazıcam ama önce gözyaşlarımı silmem lazim, beni yine ağlatmayı başardın cadı :)cok beğendim tabii.. 10 kere okudum belki hep de aynı yerde akıverdi yaşlar gözümden..
'' 2 eylül 2008 tarihine kadar tanıdığım,sevdiğim,güvendiğim hiç kimse yok yanımda..''
bu satırlar olmasa tadından yenmez yazdıkların ..Ama biliyorum ki yeni arkadaşların da sevip, güvenebileceğin insanlar, yanında onlar var ve sen bizim hep yanında olduğumuzu biliyorsun.Günay'a, Cristian'a,Zisis'e ve adını bilmediğim senin yanında olup,destek veren,yüzünü güldüren herkese çok teşekkür ediyorum.Bunu çok söylemem ama biliyorsun ki ''SENİ ÇOK SEVİYORUM KARDEŞİM ''

emre dedi ki...

Işılcım,
'sesini duymak' çok güzel geldi, inan. senin de blogosfere dahil olman da ayrıca sevindirici. bundan sonra sıkı takipçinim. izninle kendi blogumda 'takip ettiklerim' listeme eklemek istiyorum.
umarım italya'da herşey çok güzel gidiyordur. belki birgün yanına da ziyarete gelirim, belli mi olur -her ne kadar istanbul'da yoğunluktan görüşemesek de:)